2 Eylül 2015 Çarşamba

Uçak ile Bisiklet Taşımak

Giriş

Tuna Nehri Boyunca yapmayı planladığım bisiklet turunun bana kalırsa en önemli kilometre taşlarından birisi bisikleti sağ salim Almanya'ya kadar götürmekti. Ne de olsa bisikletin üzerine bindikten sonra kilometreler devrilirdi, ancak bisiklet uçak ile nasıl taşınırdı, bu tamamen yabancı olduğum bir konuydu.

Konu ile ilgili Türk Hava Yolları web sayfasında, İngilizce, Almanca, Türkçe blog ve gezi sayfalarında uzun uzun araştırmalar yaptım. Türk Hava Yolları'nın çağrı merkezini de aradım ve yetmedi, Havalimanına gidip direkt check-in kontuarından bilgi aldım. Birilerinin işine yaraması amacıyla da bu sayfada derlemek istedim.

Öncelikle, internette yerli pek kaynak olmamakla birlikte epeyce yazılmış yazı mevcut. Bu yazıların içeriğine baktığımızda genelde detaylı bilgi bulunmuyor, daha çok insanlar başlarına gelmiş kötü olayları paylaşmışlar. Çizilmiş/kırılmış kadrolar, kayıp parçalar, eğrilmiş jantlar ve daha niceleri... Yazının bu kısmı moralinizi bozmasın lütfen, okumaya devam ediniz.

İşlemlerin nasıl gerçekleştiğine ilişkin bilgileri vermeye başlamadan önce şunu da söylemeliyim ki, havayolu şirketlerinin kendi çalışanları dahi bisiklet hangi şartlarda taşınır, ücreti nedir gibi konularda bilgi sahibi değiller. Çağrı merkezindeki çalışanlar direkt bisikletin ağırlığını sorup kilogram başına 7€ alınacağını söyleyip 20 kiloluk paketin 140€ edeceğini söylüyorlar. Bu konudaki en bilgi sahibi kişiler, check-in kontuarındaki çalışanlar ve onların supervisor'ları...

Ben, tur başlangıç noktama Türk Hava Yolları ile uçtuğumdan örneklerimi bu havayolu üzerinden vereceğim, lakin çoğu havayolu da benzer kurallar/fiyatlar uyguluyor.

Öncelikle THY Bagaj Kuralları sayfasında spor aletlerine ilişkin bölümde bisikletlerin spor malzemeleri kategorisinde olduğu belirtiliyor. Uçacağınız lokasyona göre ne kadar ödeyeceğinizi net bir şekilde buradan öğrenebiliyorsunuz. Bu sayfaya göre Istanbul - Münih uçuşu için bisikletime 30€ ödeyeceğimi öğreniyorum.

Nasıl Paketlemeli

Bisikleti bagaja olduğu gibi veremiyoruz haliyle, kapalı ve dağılmayacak bir paket halinde vermek gerekli. Bunun birkaç yolu var: birincisi, bisiklet taşıma çantası satın almak, ki bu maliyetinden ötürü tavsiye etmekte güçlük çekeceğim bir yöntem. Fiyatları 150€'lardan başlayan bisiklet çantalarını kullandığınız durumda bisikletin sağlıklı bir şekilde indiğiniz yere varacağını garanti edebilirsiniz belki; ancak gittiğiniz noktada tura başlayacaksanız o pahalı kutuyu ne yapacağınız sorusu sizi bekliyor olacak.

İkinci bir yöntem, benim kullandığım yöntem: bir yerel bisikletçiye gidip kadronuza uygun boyda bir karton bisiklet kutusu istersiniz ve bisikletinizi parçalarına ayırıp bu kutuya yerleştirirsiniz. Bu kutuların içerisinde sıfır bisikletlere ait polistiren köpükler de olduğundan kadronuzu bunlarla kaplayabilir ve zarar görmesini engelleyebilirsiniz. Çoğu durumda ön tekeri, pedalları çıkarıp gidonu yan çevirmeniz, seleyi de sonuna kadar indirmeniz yeterli olabilir. Bununla birlikte, benim gibi bir şehir bisikletine sahipseniz çok büyük ihtimalle arka tekeri, gidonu ve seleyi de sökmek durumunda kalacaksınız.

Bu yöntemde en önemli hususlardan birisi, bisikletçiden bisikletinizin boyutuna uygun bir kutu istemek. 28 inçlik bir bisiklet için 26 inç bisiklet kutusu talep ettiğinizde oldukça zorlanabilirsiniz. Bir diğer husus ise, dağıttığınız parçaları kutuya koyarken onları birbirine sabitlemek. Bu sayede kutu bir şekilde dağılsa dahi parçalar birbirlerine bağlı olduklarından dağılmayacak/kaybolmayacaktır. Ben bağlamak için plastik kelepçeler kullandım, alternatif olarak koli bandı da kullanılabilir. Son olarak, check-in kontuarına gelmeden koliyi sıkı sıkıya koli bandıyla sarmamanızı tavsiye ederim, zira kontrol esnasında kutuyu açtırabilirler, ya da kutu içerisindeki boşluklara birşeyler yerleştirmek isteyebilirsiniz -örneğin uyku tulumu, kask, ufak tefek çantalar-. Bu nedenle yanınızda koli bandı bulundurun. Bu arada paketin üzerine mutlaka adınızı, soyadınızı silinmeyen bir kalemle de yazın.

Son olarak kullanılan yöntem ise havaalanında bisikleti parçalarına ayırıp streç film ile kaplamak. Evet, yanlış duymadınız; bu yöntemi kullanan insanlar var ve hatta daha sağlıklı olduğunu söylüyorlar. Şekilden bisiklet olduğu anlaşıldığından ve biçimsiz olduğundan daha dikkatli taşındığı ve uçak içerisinde daha güzel sabitlendiği belirtiliyor.

Ne kadar özenseniz de havacılık için ne derler, bilirsiniz: "There is no safe packaging on aviation" Yani tüm özeninize ve dikkatinize rağmen bisikletiniz hasar alabilir, ancak bu konunun bisiklet için değil, tüm malzemelerimiz için geçerli olduğunu unutmayın.

Fotoğraf 1: Bisikletim ve diğer yüklerimle kontuar önünde...

Demontaj ve paketleme ile ilgili ihtiyacınız olabilecek malzemeleri yazmaya çalışayım:
  1. Pedallar için 15 anahtarı, (sol taraftaki pedal normalin tersi yönünde (saat yönünde) sökülür, unutmayın)
  2. Gidon için alyan anahtarı seti
  3. Koli Bandı
  4. Bolca Polistiren köpük (genelde kutudan çıkar)
  5. Plastik Kelepçe (malzemeleri birbirine sabitlemek için)
  6. Yankeski (indiğinizde plastik kelepçeleri sökmek için) 
Buradaki linkte de ek bilgiler mevcuttur. Okumanızı tavsiye ederim.

Ödeme ve Teslim Etme

Benim aklımdaki en önemli soru "e ücret 30€ da, bunu nerede ödüyoruz?" olmuştu. Olayın akışını kısaca size anlatayım.
1. Yolcu kontuara bagajları ile birlikte gider. (Mümkünse uçuştan 2,5-3 saat önce terminalde olmaya bakın)
2. Kontuar'da normal olarak alınabilecek bagajlar varsa etiketlenir, alınır. Bisiklet ise uçağa yük bilgisinin ulaştırılabilmesi için tartılır, ardından kontuardaki görevli tarafından "Excess baggage" formu düzenlenir. (Bu formda "bisiklet/bike" ibaresinin bulunduğuna emin olun.)
3. Alınan form ile THY satış gişesine gidilir. Excess Baggage kuyruğundan numara alınır (İstanbul Atatürk Havalimanında vardı, başka bir yerde olmayabilir) sıra gelince bisiklet ücreti ödenir.
4. Buradan alınan ödeme dekontu ile check-in yapılan kontuara geri dönülür, yeniden sıraya girmenize gerek yoktur.
5. Bisiklet kutunuzun üzerine bagaj etiketleri ve bisiklet olduğuna ilişkin etiketler yapıştırılır.
6. Son olarak bisiklet kutusu "büyük bagajlar/bulky luggages" bölümüne teslim edilir. Atatürk Havalimanı'nda bu A kontuar sırasındaki asansör benzeri bir arabadır. Başka havalimanlarında bu iş için bölümler vardır. Bu noktalara direkt teslim edebilirsiniz.


Fotoğraf 2: Havaalanındaki "Büyük Bagajlar" işareti


İşte, tam da bu noktada üzerinizden bir yük kalktığını farkedersiniz. Terminali rahat rahat gezme vakti gelmiştir.

Teslim Alma

"E peki, bisikleti teslim ettik, nereden teslim alacağız?" sorusu da uçaktan inince aklımı kurcalıyordu. Bu sorunun cevabı oldukça basit: Görevliler bagajların dağıtıldığı konveyörlerin oraya kendileri getiriyorlar. Açıkçası Münih'e indiğimde bisiklet benden ve diğer bagajlarımdan önce çoktan gelmiş, beni bekliyorlardı. 

Fotoğraf 3: Bisikletim ve diğer yolcuların büyük bagajları biz pasaporttan geçmeden gelmişlerdi



15 Ağustos 2015 Cumartesi

Donauradweg - Bir Tuna Yolu Serüveni Başlıyor

-Günlüklerim-

Bu yazıyı yazdıktan sonra turu gerçekleştirdim, ve aşağıdaki günlük yazılarını yazdım. Dilerseniz onları da okuyabilirsiniz:
1. Gün: Passau - Linz
2. Gün: Linz - Marbach an der Donau
3. Gün: Marbach an der Donau - Zwentendorf

Giriş

Bu yazıda, uzunca bir süredir hayalini kurduğum, şimdilerde ise bir an önce yoluna düşmek için sabırsızlandığım bir turdan bahsedeceğim sizlere: Donauradweg, ya da türkçe karşılığı ile Tuna Nehri Bisiklet Yolu turu!

Nedir Donauradweg?


Donauradweg Avrupa'da bulunan şehirlerarası 70.000 kilometrelik bisiklet yolu rotalarından biri diyebiliriz. Tuna Nehri boyunca bulunan tüm büyük şehirlerden geçtiğinden ötürü biraz da popüler olmuş diyebiliriz. 

Bilindiği üzere Tuna nehri Almanya'nın Donaueschingen kasabasında iki nehrin birleşmesi ile meydana gelmekte ve 10 farklı ülkeden geçerek 2400 kilometre sonunda Karadeniz'e dökülmektedir.

Bisiklet yolu da nehirle aynı güzergahta ilerlemektedir. Nehir akışını takip ettiğimizden ötürü tahmin edebileceğiniz gibi eğim çok fazla değişmemekte; akış yönünde gittiğiniz taktirde çoğunlukla iniş yapıyorsunuz, ancak hissedilebilir bir iniş olduğunu düşünmüyorum. Bununla birlikte rota dışına çıkmayacaksanız ciddi bir tırmanış da görünmüyor.

Birkaç etapa bölünmüş olan Donauradweg hakkında sayısız kitap ve web sayfası bulunmaktadır. Bu kaynakların önemli bir kısmı Almancadır. Kitapları Türkiye'de bulmak neredeyse imkansız, ancak amazon üzerinden satın alma gibi bir seçenek gözden geçirilebilir. Bununla birlikte rota üzerindeki bütün yerleşim yerlerindeki kitapçılarda bu kitaplar bulunabiliyor.

Planlarım neler?


Tuna Nehri Bisiklet Turu ilk yurt dışı tur deneyimim olacağından ve zaman kısıtım olduğundan rotanın yalnızca bir kısmını tamamlamayı planlıyorum. Aşağıda rotayı görebilirsiniz:

Şekil: Planlanan rota

Görebildiğiniz üzere, planım Passau'dan başlayarak sırasıyla Linz, Viyana ve Bratislava'dan geçerek Budapeşte'ye ulaşmak. Bu da 4 farklı ülke demek: Almanya, Avusturya, Slovakya ve Macaristan. Tabi yolda karar değiştirerek rota üzerinde bir miktar oynamalarda bulunabilirim, ancak çok büyük sapmalar olacağını düşünmüyorum. Ayrıca Viyana'da fazladan 2 gün daha bulunmayı, dinlenmeyi ve aslında daha çok şehri gezmeyi amaçlıyorum.

Peki ya konaklama?


Rota popüler bir rota olunca bu işin turizmi de ekonomik olarak bir hayli gelişmiş bulunuyor. Rota üzerinde sayısız kamp alanı, bisikletliler için dinlenme alanları, bisiklet tamircileri ve bakım alanları bulunuyor. Ben de rota boyunca adını saydığım büyük şehirler haricinde kaldığım her yerde çadır kamplarında bir çadırda kalmayı planlamaktayım. Bahsettiğim kamp alanlarının bir çoğunda elektrik, sıcak duş, kahvaltı ve benzeri imkanlar bulunmakta, kiminde Wi-Fi bile mevcut.. 

Aslında çok fazla kamp deneyimim bulunmuyor. Bu konuda yorum kısmında tavsiyelerinize başvurabilirim. Avrupa bu aralar ne kadar soğuk olur, 15C koruma sınıfına sahip uyku tulumları yeterli olur mu gibi sorulara cevaplar aramaktayım.

Bunun dışında büyük şehirlerde de otellerde kalarak rahatlamayı ve yanımdaki eşyaları temizlemeyi umuyorum.

İletişim


Daha önce her yurt dışına çıkışımda yaptığım gibi, girdiğim ülkelerden prepaid SIM kart alarak iletişim problemimi çözmeyi planlıyorum. Ancak ülkeler arası gezeceğimden EU kapsamında geçerli hat bulabilme konusunda endişelerim var. Bilgisi olanlar beni bu konuda da bilgilendirebilir.

İmkan bulursam bu sayfadan her gün günlük yazmaya gayret göstereceğim. Bununla birlikte sevenlerimin beni canlı olarak takip edebilmesi için iki farklı uygulama kullanmayı planlıyorum. Biri hepimizin bildiği MapMyRide. Diğeri ise iOS cihazlar için kendim geliştirdiğim, daha az şarj tükettiğini düşündüğüm bir uygulama. Aşağıda örnek bir rota linkini bulabilirsiniz:


Telefon şarjı konusunda da taşınabilir bir şarj cihazı ile birlikte dinamodan telefon şarj etmemi sağlayacağım kendi üretimim devreyi kullanacağım. Önceki versiyonunu bu yazımda anlatmış olduğum devreyi iyice geliştirdim. Detaylarını ve yoldaki performansını da turdan döndüğümde anlatmayı planlıyorum.

Kapanış


Özetle, önümüzdeki hafta yukarıda bahsini ettiğim tura çıkmayı planlıyorum. İnanıyorum, güzel bir tur beni bekliyor. Döndüğümde tüm deneyimlerimi elimden geldiğince, fotoğraf ve videolar ile sizinle paylaşacağım kısmetse. 

Tura çıkmadan önce ve turdayken yapacağınız önerilerin ve tavsiyelerin de büyük katkısı olacaktır, şimdiden yorumlarınız için teşekkür ediyorum. 

31 Mayıs 2015 Pazar

İstanbul, Kuzey Gezisi

Başlarken...

Bugüne kadar bisikletimi değişik coğrafyalarda, birbirinden muhteşem doğa harikalarının huzurunda sürmüş, deneyimlerimi de sizlerle yine bu sayfalarda paylaşmıştım. Buna karşın, bisikletimi aldığım günden beri aklımda olan bir fikirdi, İstanbul'un kuzeyini pedallamak, yeşile İstanbul'da doymak. Sonunda geçtiğimiz hafta (23 Mayıs 2015) uygun bir vakit buldum ve kendime benzettiğim arkadaşlarımı da beraberime katarak (Emrah Abi, Murat Abi) yola çıktım. Bu yazıda sizlerle tecrübelerimizi paylaşacağım. Yazının en altında Mapmyride GPS kayıtlarını ve bir de tur özet videosu bulunmaktadır. Vaktiniz yoksa okumayıp doğrudan videoya da geçebilirsiniz.

İyi okumalar...

İstanbul, Kuzey Gezisi


Güzergahımız kabaca belli olmakla birlikte tam olarak netleşmiş değildi, bir tek çıkış noktamız ile varmak istediğimiz nokta belli idi (ki o noktaya varamadan dönmek durumunda kaldık, ileride değineceğim) Arabalara yüklediğimiz bisikletleri Büyükçekmece'ye kadar taşıyacaktık, Büyükçekmece'den sonra da onlar bizi taşıyacaktı. Varmak istediğimiz yer ise Karacaköy yakınlarındaki Ormanlı Köyü idi. Google bize aşağıdaki güzergahı çıkarıp aşağı yukarı 50 km yol katedeceğimizi söylüyordu.

Şekil: 50 km'lik Büyükçekmece Ormanlı rotası

Sıkıntısız bir şekilde Büyükçekmece'ye vardıktan sonra tarihi Mimarsinan Köprüsünün doğu kıyısından ayrılarak köprüyü geçip turumuza başladık.

Tepecik mevkiinin yakınlarına gerçekleştirilen çalışmalardan ötürü trafik dar bir şekilde gidiş geliş şeklinde sağlanıyormuş, buna karşın şaşırtıcı şekilde kamyon şoförleri de dahil olmak üzere hemen herkes bizi sıkıştırmadan sakin sakin geçtiler yanımızdan. Yine de dikkati elden bırakmadan sözkonusu 1-2 kilometrelik yolu dikkatle geçtik.

Sıkıntısız bir şekilde ilerliyoruz derken, Ahmediye'yi henüz geçmiştik ki günün ilk mecburi molasını vermek zorunda kaldık. Emrah abinin tekerine yaklaşık 8 cm uzunluğunda bir çivi girmişti. Yanımızda yedek lastik ve yama seti olmasına, ve elimizin de aslında alışık olmasına rağmen yaklaşık 45 dakika kaybettik o mevkide. (bu kayıp zamanın kıymetini daha sonra anlayacaktık)

Fotoğraf: Emrah Abi'nin bisikletinin çivi ile imtihanı

Fotoğraf: Zorunlu molamıza ev sahipliği yapan kardeşimizle birlikte
(doktorluğunu da görürüz inşallah)

Zorunlu molamızın hemen ardından tempomuza yeniden kavuşuyoruz ve çok hızlı bir şekilde Çatalca'ya varıyoruz. Buraya kadar ciddi bir rampa yok, çok çok az bir eğim var, hissetmiyorsunuz bile.

Çatalca'da en yakın markete girip erzak depoluyoruz: olmazsa olmazlarımız Metro, soda, su ve birkaç paket ıslak mendil. Bu arada beni alerjik hapşırık tutuyor ve Akalan'ı geçinceye kadar (2 saat kadar) geçmiyor. Şadırvanını kullanmak için girmediğimiz cami kalmadı sanırım yol üzerinde.

Fotoğraf: Çatalca'daki planlı molamız esnasında

Planlı moladan sonra Google haritalarının bize başlangıçta sunduğu plana uyup Çatalca, İnceğiz, Subaşı güzergahını takip ettik. Ancak Subaşı'na vardığımızda artık bizi bir yol ayrımı bekliyordu; ya kestanelik tarafından ya da Akalan tarafından tepeleri tırmanmamız gerekecekti. Aslında tur da tam olarak burada başlıyordu diyebiliriz.

Yine alerjik hapşırmalardan kaynaklı verdiğimiz bir cami molasında cami imamı ile karşılaştık ve kısa bir muhabbetten sonra güzergah ile alakalı sorularımızı yönelttik. Aldığımız cevaba göre Akalan'da sağlam tek bir rampa, sonra iniş, kısmi çıkışlar vardı. Kestanelik tarafından gidersek ise daha çok tırmanıp inecektik. (şimdiden belirteyim, diğer taraftaki rampaları da gördüm, Akalan doğru tercih olmuş)

Akalan'dan ilerleme konusunda fikir birliğine vardıktan sonra yola koyulduk. Gerçekten de sağlam bir rampa bizleri bekliyordu burada. Hatta küçük bir kısmını yürüyerek çıktığımı itiraf etmek zorundayım. Lakin tırmanıştan sonrası gerçekten çorap söküğü gibi geldi. Ufak tefek zincir atmaları dışında sıkıntısız bir şekilde sürüşümüze devam ettik.

Fotoğraf: Akalan rampası sonunda dinlenme molası

Akalan'ı geçtikten sonra sırasıyla Kalfaköy ve Başakköy'den geçerek yiyecek birşeyler bulabileceğimizin tavsiye edildiği Çiftlikköy'e doğru yöneldik. Bu arada, Kalfaköy'de çok güzel bir çeşme bulunuyor; sundurma altında birkaç çeşmeden soğuk, buz gibi sular akıyordu. Bize gerçekten çok iyi geldiğini söylemeliyim. Ayrıca Kalfaköy Başakköy arasında bolca odun kömürü üretim alanı görebiliyorsunuz.

Çiftlikköy tarafına vardığımızda artık çok acıkmıştık. Birşeyler yemek için yol kenarında denk geldiğimiz "Ali Baba Restaurant"ta durduk. 42 kilometre bisiklet sürdükten sonra kesinlikle tam olarak ihtiyacımız olan yerdi burası; hamak keyfi, etrafta koşturan civcivinden tutun da tavşanına kadar çeşit çeşit hayvanlar, sessizliği delen rüzgarın ezgisi bizi tam olarak dinlendirdi. Hele ki bir manda yoğurdu geldi ki masaya, koca bir kabı ne zaman bitirdik anlamadım -ki ben normalde süt ve süt ürünlerinden hoşlanmam. Yörede bolca bulunuyor bu yoğurt bu arada.

Fotoğraf: Mola Yerimiz

Saat 17:30 gibi artık ayrılma vakti gelmişti bu keyifli mekandan. Bu seferlik Ormanlı Köyü'ne gitmekten vazgeçiyorduk, En geç saat 10:00'da Yenibosna'da olma zorunluluğumuzdan ötürü zaman sıkıntımız vardı çünkü. "Bir sonraki sefere" diyerek geri dönüş yolunu tuttuk.

Geri dönerken bu sefer diğer yolu, Kestanelik yolunu deneyelim dedik. Kestanelik yolu Kalfaköy'de ayrılıyor ve daha doğudan tepeleri aşıyor. Tahmin ettiğimiz üzere, gelirken orayı kullansaydık daga az eğimli, ama çok daha uzun bir tırmanış gerçekleştirecektik.

Kestanelik'ten çıkmak üzereyken iki adet alman bisikletli ile karşılaşıyoruz. Kendileri bizim planladığımız rotanın tam tersini yapmak üzere yola çıkmışlar. Bisikletleri uçağa atıp İstanbul'a gelmişler, buraları gezip bisiklet ile memleketlerine geri döneceklerini söylediler. Yolları açık olsun.

Tekrar Çatalca yoluna girdiğimizde artık yorgunluk belirtileri göstermeye başlamıştı. Tam da bu esnada kendini bilmez 78 plakalı bir Tofaş'ın sürücüsü ve şakacı arkadaşları beni sıkıştırıp böğürerek kendilerince eğlenmek istediler. İlginç bir eğlence anlayışı tabi. Hızım yüksek olduğundan ciddi bir kazaya sebep olabilirlerdi ama yine de leke süremediler bu güzel güne.

Istırancalar'ın önünden geçerken artık akşam olmuş, araç trafiği de sıklaşmaya başlamıştı. Neyse ki sıkıntı çıkmadan, saat 21:15 civarında Büyükçekmece'ye vardık. Artık tek hedefimiz, bisikletleri arabaya atıp saat 10:00'dan önce Yenibosna'da olmaktı, ki bunu da gerçekleştirdik.

Özetle:

Bugün toplam yaklaşık 90 km bisiklet sürdük, bunun 43 km'si gidiş, 47 km'si ise dönüş yolu idi. Yollar genel olarak fevkalade idi, asfalt kalitesi yurdumun %90'ından iyidir sanırım. Çoğu zaman dikişsiz, tek parça asfaltta bisiklet sürdük. Maksimum hızımızı Dağyenice'ye inerken yaptık, 68 km/h.

Manzara genel olarak muhteşem; İstanbul sınırlarında kilometrelerce sürüp beton görmemek gerçekten keyif verici. Özellikle göle yaklaştıkça duymaya başladığım bazı kuş sesleri tarif edilmezdi.

Aşağıda Turun özeti video ve MapMyRide kayıtları bulunmaktadır.

Video: Turumuzun özeti


Şekil: Gidiş Yolu, Rota ve yükseklik çizelgesi

Şekil: Dönüş Yolu, Rota ve yükseklik çizelgesi





6 Mayıs 2015 Çarşamba

İstanbul Bisiklet Gezisi Notları

Geçtiğimiz pazar günü, yani 3 Mayıs 2015 tarihinde çok güzel bir etkinliğe ev sahipliği yaptı İstanbul: Cumhurbaşkanlığı 51. Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turu, İstanbul etabı. Söz konusu etkinlikle beraber İstanbullular da bisikletlerine atladılar ve boğaz köprüsünden geçiş de dahil olmak üzere güzergahın bir kısmında bisikletlerini sürdüler.

Söz konusu etkinliğe ben de katıldım. Dilerseniz sizlerle deneyimimi paylaşayım. Yazının alt kısmında özet bir videoya da ulaşabilirsiniz.

Öncelikle güzergah Çamlıca Boğaz köprüsü katılımından başlayıp köprüden geçerek Barbaros Bulvarı'ndan aşağıya inilip Beşiktaş'tan geçerek Eminönü'nde son bulacak şekilde tasarlanmıştı. Düşünüldüğünde etkinlik yaklaşık olarak 10 km'lik bir parkurda gerçekleşmiş oldu.

Etkinlik alanına gidiş için İstanbul'un farklı konumlarından İETT otobüsleri kaldırıldı. Çok faydalı olan bu hizmetin tek eksik yanı saat 07:00'da kalkacağı söylenen araçların 08:00'da kalkması oldu. Pazar günü sırf bu otobüslere binmek için insanlar 5:45'te kalkmışlardı ve beklemek elbette canlarını sıktı, ben de dahil olmak üzere. 08:00 denseydi en azından insanlar uykularını alırlardı.

Gezinin başlaması için Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turu yarışmacılarının başlangıç noktasını geçmesi beklendi, geçtiğimiz sene olduğu gibi. Saat yaklaşık 10:15'te geçmesi planlanan yarışmacılar tam vaktinde geçişini tamamladılar.

Şekil: Gezi Parkuru

Geçişin hemen ardından İstanbullular da köprü geçişi için pedallamaya başladılar. Beklendiği üzere hemen herkes köprü üzerine geldiğinde bu fırsatı değerlendirerek fotoğraf çekmek için kenarlara dizildiler. Gerçekten renkli bir görüntüydü.

Yol boyunca yönlendirmeler çok iyiydi, herhangi bir sıkıntı yaşanmadı. Halkın da destek olması, geçenleri alkışlaması pek bir keyifliydi.

Gezi sonunda ise katılan herkese kayıt olup olmadığı sorulmaksızın sandviç ve meyve suyu ikram edilmesi gerçekten hoş oldu.

Gezi parkurunun bitiş noktası aynı zamanda Cumhurbaşkanlığı Bisiklet  Turu parkuru üzerinde olmasından ötürü geziyi bitiren bisikletseverler bir yandan sandviçlerini yerlerken diğer yandan yarışçıları izleyebildiler.


Video: Gezi Özeti


2 Mayıs 2015 Cumartesi

İstanbul Bisiklet Gezisi

51. Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turu bir yandan devam ediyorken, turun İstanbul ayağında İstanbullu bisikletseverler için de bir etkinlik düzenlendi.

Eski Kısıklı caddesinde, Papyon oto pazarı arkasındaki Mabeyin Restaurant yanında bulunan İETT garajından başlayacak olan etkinlik Türkiye Bisiklet Turu yarışçıları Boğaziçi Köprüsünü geçer geçmez start alacak ve aşağıdaki güzergah üzerinde gerçekleştirilecektir.

Şekil: Gezi güzerhahı

Katılımın 5000 kişi ile sınırlandırıldığı etkinlik için kayıtlar ücretsiz, ancak en geç 2 Mayıs cumartesi günü sırt numaralarının Spor AŞ Genel Müdürlüğünden ya da Göztepe parkından alınması gerektiği belirtilmiş. Buna karşın şahsen, sırt numarası olmayanların etkinliğe girmelerinin engelleneceğini düşünmüyorum.

Etkinlik alanına ulaşım için otobüs seferleri de konulmuş: 07:00' da Bakırköy Özgürlük Meydanı'ndan, 07:15' de Taksim Divan Oteli önünden ve 07:30' da Kadıköy Haldun Taner Sahnesi önünden hareket edecek otobüsler etkinlik için ayarlanmış.

Bu tarz etkinliklerin tamamında olduğu gibi, kask takmak da zorunlu kılınan unsurlardan.

Daha detaylı bilgi için:

12 Nisan 2015 Pazar

Cyclist Türkiye Yayın Hayatına Merhaba Dedi...

Uzun zamandır Türkiye'de Türkçe içerik ile yayınlanan, yalnızca bisiklet ve bisikletçilik ile alakalı ve kaliteli içeriğe sahip bir dergi bulunmamaktaydı. Bu durum geçtiğimiz haftalarda değişti.

İngiltere'de dolaşırken kitapçılarda ve gazete büfelerinde gördüğüm ve özenerek elime aldığım bir dergi olan Cyclist Magazine Türkiye'de yayın hayatına merhaba dedi.



Nisan ayında ikinci sayısını çıkartmış olan Cyclist Türkiye içerik olarak epeyce dolu ve bisiklet severleri oldukça tatmin edici nitelikte. İçindekiler sayfasına baktığımızda tur güncesinden röportajlara, beslenme ile ilgili konulardan teknik bilgilere, bir bisikletçinin cevap aradığı tüm konularda içerik görmekteyiz. Özellikle yarışçılar için tasarlanmayıp; şehir hayatında ve uzun turlarda bisiklet kullanan insanlar da düşünülmüş bir dergi; bu sebeple epeyce başarılı olacağına eminim.

9,50 TL'lik bir etiket ile satışa sunulan Cyclist Türkiye'ye abone olmak için 95 TL vermeniz yeterli; böylece 10 sayı fiyatına 12 sayı alabiliyorsunuz. İçeriğe bakıldığında gayet makul bir fiyatlandırma stratejisi güdüldüğü açık görünüyor.

Reklam oranına gelince, bu tarz dergilerde genellikle bire bir oranda reklam verilir. Belki çıkanlar ilk sayılar olduğundandır, bilemem ama bire bir oranından biraz daha aşağıda bir reklam oranına sahip gibi geldi bana. Dolayısı ile içeriğin reklamlardan ziyade faydalı bilgilerden oluştuğunu rahatlıkla söyleyebilirim.

Bunun haricinde derginin web sayfası ile sosyal paylaşım hesapları da mevcut. Bloglarında ise herkesin ihtiyaç duyabileceği pratik ve faydalı bilgiler bulunmakta. Daha ayrıntılı bilgi edinmek için http://www.cyclistmag.com.tr/ adresi ziyaret edilebilir.

Editörlerine ve destekçilerine çıktıkları yolda başarılar dilerim.

24 Şubat 2015 Salı

Eurasia Motobike 2015 Motorsiklet ve Bisiklet Fuarı

Eurasia Motobike Expo 2015 Motorsiklet fuarı 26 Şubat - 1 Mart tarihleri arasında geçen sene olduğu gibi bu sene de Yeşilköy'de bulunan İstanbul Fuar Merkezi'nde gerçekleştirilecek.



Motorsiklet ekipmanlarının da bulunduğu fuarın bizi ilgilendiren kısmı tabii ki bisiklet kısmı. Fuar, dünyaca ünlü bisiklet markalarının açtığı standlar bir yana dursun, ülkemizde ve yurtdışında faaliyet gösteren bisiklet ile ilgili Sosyal Toplum Kuruluşlarının, derneklerin ve vakıfların da standlarına ev sahipliği yapacak.

Geçen sene bir hayli renkli geçen fuar ile alakalı bloğumda bir köşe ayırmıştım. (Bkz: Eurasia Moto Bike Fuarı Kapılarını Açtı) Bakalım bu sene bu görkemli fuar bizlere neler sunacak.

Bilet fiyatlarına hemen değinelim: Haftaiçi 15 TL olan giriş ücreti haftasonu 25 TL oluyor. Ziyaret saatleri ise aşağıdaki gibi:
  • Perşembe: 13:00 - 20:00
  • Cuma: 10:00 - 20:00
  • Cumartesi: 10:00 - 20:00
  • Pazar: 10:00 - 19:00
Fuar ziyaretini gerçekleştirdikten sonra yine bu sayfalarda sizler ile fuarda bizleri nelerin beklediğini paylaşacağım. O zamana dek, görüşmek üzere.