İstanbul etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
İstanbul etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

31 Mart 2018 Cumartesi

Unibike 2018 Bisiklet Fuarı Kapılarını Açtı

Merakla beklenen Unibike İstanbul 2018 Fuarı'nın kapıları bisikletseverlere geçtiğimiz perşembe günü açıldı. İstanbul Yenikapı'daki Avrasya Sanat ve Gösteri Merkezi'nde ziyaretçileri ile buluşan ve 29 Mart - 1 Nisan 2018 tarihleri arasında ziyarete açık olacak olan fuarı sizler için gezdik ve neler var, neler yok sizler için derledik.

Unibike 2018 Bisiklet ve Bisiklet Ekipmanları Fuarı

Her yıl ülkemizde yapılan her yeni bisiklet fuarının, çizgiyi ve ziyaretçi beklentilerini biraz daha yükselttiğine ve kaliteyi yukarıya çektiğine şahitlik ediyoruz. Katılımcı seviyesinin az olması sebebiyle önceleri motorsiklet firmaları ile birlikte stand açmak durumunda kalan bisiklet ve bisiklet ekipmanları firmaları, yeterli talebin oluşması ile birlikte, sektörün kendi dinamiklerine ve kendi fuar ihtiyaçlarına sahip olduğunu kanıtlamış ve son dönemde yalnızca bisikletlerin ve bisikletli yaşamın sunulduğu bir fuarlar ile bisikletseverlere ulaşmaya başlamıştır. 



Neredeyse bilinen tüm yerli ve yabancı firmaların bisikletlerini fuarda görmek mümkün. Dolayısı ile özellikle bisiklet alma niyetindeyseniz ve önümüzdeki bahar aylarını pedallayarak geçirmek istiyorsanız deneme turu da atabileceğiniz fuara bir göz atmak, doğru bisikleti bulabilmek adına gayet faydalı olacaktır.


Doğru bisiklet demişken, her sene bisiklet fuarlarında bir yeni konunun trend olduğunu ve neredeyse tüm firmaların anlaşmış gibi standlarına yerleştirdiği bir ürün/hizmet olduğunu gözlemleriz. Bu sene de farklı olmadı, 2018'in trend konusunu birçok firmada gözlemledik. Peki nedir bu senenin konusu? "Bikefitting!"

Kavram olarak, vücut yapınıza uygun bisiklet ölçüsünün ve duruşunuzu belirleyen aynakol uzunluğu, gidon mesafesi, sele pozisyonu gibi ölçülerin ne olduğunu tespit etmeye yarayan, yarı mekanik, yarı teknolojik analizlerin tümünü ifade ediyor. Özellikle optimum performansı elde edebilmek ve gereksiz kas/eklem zorlanması ve sakatlanmanın önüne geçebilmek -ki bizce daha çok önemsenmesi gereken budur- için yaptırılması tavsiye edilen, size uygun bisikleti ve ekipmanlarını alabilmeniz ve gereksiz ekstra masraf yapmamanız için bisiklet almadan önce alınması önerilen bir hizmet olduğu belirtiliyor. Hangi bacağınızla ne kadar basma ve ne kadar çekme kuvveti uygulayabiliyorsunuz, ayağınızın neresiyle pedala basıyorsunuz, bisiklet üzerinde nasıl duruyorsunuz gibi soruların cevapları hem elektromekanik sensörler ile, hem de 3 boyutlu tarayıcılar ile algılanıp bilgisayar ortamına aktarılıyor. 


Her ölçüsü hassas olarak ayarlanabilen özel bisiklet benzeri mekanik aksamlar üzerinde yapılan yaklaşık 3 - 4 saat süren bir analiz çalışmasının ardından kapsamlı bir rapor elde ediyorsunuz ve bu raporla bedeninize uygun bir bisikleti alabiliyorsunuz. Bununla birlikte yanlış donanımdan kaynaklanan sakatlıkların ve performans kayıplarının da önüne geçiyorsunuz. Hizmetin bedeli 300₺'lerden başlayıp rapor kapsamına göre yukarılara tırmanabiliyor.



Bikefitting Türkiye'de son kullanıcının ulaşabildiği yeni bir konu, ancak firmaları bu konuda gayet motive gördük. Kim bilir, Euro'nun da artması ile 15.000 ₺ civarında satılan bisikletlerle birlikte belki de ücretsiz bikefitting hizmeti verildiğini de görmeye başlarız yakında.

Geçtiğimiz günlerde Cyclist dergisinde ya da bir online makalesinde bisiklet üreticilerinin, özellikle yol bisikleti üreticilerinin standart donanımlar ile erişilebilecek performansın limitlerine geldiklerini düşündüklerinden standart dışı fren, gidon veya kadro tasarımlarıyla daha düşük ağırlık, daha yüksek aerodinamik verim gibi konulara yönelmeye başladığına değinilmişti. Bunun örneklerine Trek standında görmeye başladık. Alttaki fotoğrafta v-fren konumlarına ve yerleşimlerine, olmayan gidon boğazına -ya da borusuna mı desek, en iyisi entegre gidona diyelim- dikkat çekmek isteriz. Özellikle üst ve orta-üst seviye bisikletlerde önümüzdeki dönemde bu entegrasyona daha sık denk geleceğimizi tahmin etmek güç değil.



Önceki fuarlarda çılgın bir şekilde elektrikli bisikletler kullanıcıların gözüne sokulmaya çalışılıyordu. Bu sene fuarda daha fazla çeşitte elektrikli bisiklet bulunuyor, lakin son kullanıcıya olağanüstü bir ürünmüş gibi satılmaya çalışılmıyor. Bu, bisiklet algısı ile alakalı olumlu bir gelişme.

Değinmeden geçmemek lazım, Gürkan Genç'in -bkz: Demir Atlı Adam- bisiklet ile dünya turu projesi kapsamında kullanmış olduğu ilk Kron marka özel yapım bisiklet teşhir ediliyor. 41.000 Km yol tepen bisiklet nasıl görünür, merak edenlerin görmesini tavsiye ederiz. "Gürkan Genç'i tanımıyorum ben" diyenleri de kendisinin web sayfasına yönlendirelim.

Bunun dışında retro şehir bisikletleri, sıradışı bisiklet tasarımları, bisiklet taşıma ekipmanları, çocuk koltukları gibi birbirinden farklı kategorilerde çeşitli ürünler fuarda görülebiliyor. Birçok firma fuara özel ciddi indirimler de uyguluyor. -Bir Mosso 790Pro sahibi olmamak için zor tuttuk kendimizi- Ayrıca yurt genelindeki bisiklet derneklerinin de standlarını görmek mümkün.



Fuara Giriş ve Ücret

Fuara giriş için öncelikle form doldurmak gerekiyor. Formu buradan online olarak doldurabileceğiniz gibi kapıda da doldurabilirsiniz. Öğrencilere ücretsiz olan fuarın, öğrenci olmayanlar için 5₺'lik bir giriş ücreti bulunuyor. Kanaatimizce, fuara bisikleti ile gelenlere de ücretsiz yapılabilirdi. Şehir hayatında bisikletin yaygınlaştırılması ile ilgili stratejilerin olduğunu biliyoruz, bu kapsamda bir adım atılması hoş olurdu. Kabul, 5₺ de ucuz bir giriş ücreti ama teşvik ediyor olmak önemli.

Fuar Alanı ve Alana Gidiş

Avrasya Sanat ve Gösteri Merkezi, Yenikapı sahil yolunda, deniz tarafında kalıyor olup, toplu taşıma, bisiklet ya da otomobil ile ulaşılması gayet kolay bir lokasyonda bulunuyor. Toplu ulaşım ile etkinlik alanına ulaşmak için Marmaray, Havalimanı-Yenikapı Metrosu, Hacıosman-Yenikapı Metrosu ile raylı sistemler ya da BN1- BN2, BN3 gibi sahil yolunu kullanan otobüsler kullanılabilir. Bu anlamda, etkinliğin olabilecek en güzel yerde konuşlandığını söylemek mümkün.
Özel araç ile gelecek ziyaretçiler içinse etkinlik alanının önünde kapasite sorunu bulunmayan devasa bir İspark bulunuyor.

Son Notlar

Genel olarak değerlendirildiğinde başarılı bir şekilde organize edilmiş bir fuar olduğunu söyleyebiliriz. İstanbul'da olup da bisiklete ilgisi olan herkesin fuara uğraması faydalı olacaktır.

31 Mayıs 2015 Pazar

İstanbul, Kuzey Gezisi

Başlarken...

Bugüne kadar bisikletimi değişik coğrafyalarda, birbirinden muhteşem doğa harikalarının huzurunda sürmüş, deneyimlerimi de sizlerle yine bu sayfalarda paylaşmıştım. Buna karşın, bisikletimi aldığım günden beri aklımda olan bir fikirdi, İstanbul'un kuzeyini pedallamak, yeşile İstanbul'da doymak. Sonunda geçtiğimiz hafta (23 Mayıs 2015) uygun bir vakit buldum ve kendime benzettiğim arkadaşlarımı da beraberime katarak (Emrah Abi, Murat Abi) yola çıktım. Bu yazıda sizlerle tecrübelerimizi paylaşacağım. Yazının en altında Mapmyride GPS kayıtlarını ve bir de tur özet videosu bulunmaktadır. Vaktiniz yoksa okumayıp doğrudan videoya da geçebilirsiniz.

İyi okumalar...

İstanbul, Kuzey Gezisi


Güzergahımız kabaca belli olmakla birlikte tam olarak netleşmiş değildi, bir tek çıkış noktamız ile varmak istediğimiz nokta belli idi (ki o noktaya varamadan dönmek durumunda kaldık, ileride değineceğim) Arabalara yüklediğimiz bisikletleri Büyükçekmece'ye kadar taşıyacaktık, Büyükçekmece'den sonra da onlar bizi taşıyacaktı. Varmak istediğimiz yer ise Karacaköy yakınlarındaki Ormanlı Köyü idi. Google bize aşağıdaki güzergahı çıkarıp aşağı yukarı 50 km yol katedeceğimizi söylüyordu.

Şekil: 50 km'lik Büyükçekmece Ormanlı rotası

Sıkıntısız bir şekilde Büyükçekmece'ye vardıktan sonra tarihi Mimarsinan Köprüsünün doğu kıyısından ayrılarak köprüyü geçip turumuza başladık.

Tepecik mevkiinin yakınlarına gerçekleştirilen çalışmalardan ötürü trafik dar bir şekilde gidiş geliş şeklinde sağlanıyormuş, buna karşın şaşırtıcı şekilde kamyon şoförleri de dahil olmak üzere hemen herkes bizi sıkıştırmadan sakin sakin geçtiler yanımızdan. Yine de dikkati elden bırakmadan sözkonusu 1-2 kilometrelik yolu dikkatle geçtik.

Sıkıntısız bir şekilde ilerliyoruz derken, Ahmediye'yi henüz geçmiştik ki günün ilk mecburi molasını vermek zorunda kaldık. Emrah abinin tekerine yaklaşık 8 cm uzunluğunda bir çivi girmişti. Yanımızda yedek lastik ve yama seti olmasına, ve elimizin de aslında alışık olmasına rağmen yaklaşık 45 dakika kaybettik o mevkide. (bu kayıp zamanın kıymetini daha sonra anlayacaktık)

Fotoğraf: Emrah Abi'nin bisikletinin çivi ile imtihanı

Fotoğraf: Zorunlu molamıza ev sahipliği yapan kardeşimizle birlikte
(doktorluğunu da görürüz inşallah)

Zorunlu molamızın hemen ardından tempomuza yeniden kavuşuyoruz ve çok hızlı bir şekilde Çatalca'ya varıyoruz. Buraya kadar ciddi bir rampa yok, çok çok az bir eğim var, hissetmiyorsunuz bile.

Çatalca'da en yakın markete girip erzak depoluyoruz: olmazsa olmazlarımız Metro, soda, su ve birkaç paket ıslak mendil. Bu arada beni alerjik hapşırık tutuyor ve Akalan'ı geçinceye kadar (2 saat kadar) geçmiyor. Şadırvanını kullanmak için girmediğimiz cami kalmadı sanırım yol üzerinde.

Fotoğraf: Çatalca'daki planlı molamız esnasında

Planlı moladan sonra Google haritalarının bize başlangıçta sunduğu plana uyup Çatalca, İnceğiz, Subaşı güzergahını takip ettik. Ancak Subaşı'na vardığımızda artık bizi bir yol ayrımı bekliyordu; ya kestanelik tarafından ya da Akalan tarafından tepeleri tırmanmamız gerekecekti. Aslında tur da tam olarak burada başlıyordu diyebiliriz.

Yine alerjik hapşırmalardan kaynaklı verdiğimiz bir cami molasında cami imamı ile karşılaştık ve kısa bir muhabbetten sonra güzergah ile alakalı sorularımızı yönelttik. Aldığımız cevaba göre Akalan'da sağlam tek bir rampa, sonra iniş, kısmi çıkışlar vardı. Kestanelik tarafından gidersek ise daha çok tırmanıp inecektik. (şimdiden belirteyim, diğer taraftaki rampaları da gördüm, Akalan doğru tercih olmuş)

Akalan'dan ilerleme konusunda fikir birliğine vardıktan sonra yola koyulduk. Gerçekten de sağlam bir rampa bizleri bekliyordu burada. Hatta küçük bir kısmını yürüyerek çıktığımı itiraf etmek zorundayım. Lakin tırmanıştan sonrası gerçekten çorap söküğü gibi geldi. Ufak tefek zincir atmaları dışında sıkıntısız bir şekilde sürüşümüze devam ettik.

Fotoğraf: Akalan rampası sonunda dinlenme molası

Akalan'ı geçtikten sonra sırasıyla Kalfaköy ve Başakköy'den geçerek yiyecek birşeyler bulabileceğimizin tavsiye edildiği Çiftlikköy'e doğru yöneldik. Bu arada, Kalfaköy'de çok güzel bir çeşme bulunuyor; sundurma altında birkaç çeşmeden soğuk, buz gibi sular akıyordu. Bize gerçekten çok iyi geldiğini söylemeliyim. Ayrıca Kalfaköy Başakköy arasında bolca odun kömürü üretim alanı görebiliyorsunuz.

Çiftlikköy tarafına vardığımızda artık çok acıkmıştık. Birşeyler yemek için yol kenarında denk geldiğimiz "Ali Baba Restaurant"ta durduk. 42 kilometre bisiklet sürdükten sonra kesinlikle tam olarak ihtiyacımız olan yerdi burası; hamak keyfi, etrafta koşturan civcivinden tutun da tavşanına kadar çeşit çeşit hayvanlar, sessizliği delen rüzgarın ezgisi bizi tam olarak dinlendirdi. Hele ki bir manda yoğurdu geldi ki masaya, koca bir kabı ne zaman bitirdik anlamadım -ki ben normalde süt ve süt ürünlerinden hoşlanmam. Yörede bolca bulunuyor bu yoğurt bu arada.

Fotoğraf: Mola Yerimiz

Saat 17:30 gibi artık ayrılma vakti gelmişti bu keyifli mekandan. Bu seferlik Ormanlı Köyü'ne gitmekten vazgeçiyorduk, En geç saat 10:00'da Yenibosna'da olma zorunluluğumuzdan ötürü zaman sıkıntımız vardı çünkü. "Bir sonraki sefere" diyerek geri dönüş yolunu tuttuk.

Geri dönerken bu sefer diğer yolu, Kestanelik yolunu deneyelim dedik. Kestanelik yolu Kalfaköy'de ayrılıyor ve daha doğudan tepeleri aşıyor. Tahmin ettiğimiz üzere, gelirken orayı kullansaydık daga az eğimli, ama çok daha uzun bir tırmanış gerçekleştirecektik.

Kestanelik'ten çıkmak üzereyken iki adet alman bisikletli ile karşılaşıyoruz. Kendileri bizim planladığımız rotanın tam tersini yapmak üzere yola çıkmışlar. Bisikletleri uçağa atıp İstanbul'a gelmişler, buraları gezip bisiklet ile memleketlerine geri döneceklerini söylediler. Yolları açık olsun.

Tekrar Çatalca yoluna girdiğimizde artık yorgunluk belirtileri göstermeye başlamıştı. Tam da bu esnada kendini bilmez 78 plakalı bir Tofaş'ın sürücüsü ve şakacı arkadaşları beni sıkıştırıp böğürerek kendilerince eğlenmek istediler. İlginç bir eğlence anlayışı tabi. Hızım yüksek olduğundan ciddi bir kazaya sebep olabilirlerdi ama yine de leke süremediler bu güzel güne.

Istırancalar'ın önünden geçerken artık akşam olmuş, araç trafiği de sıklaşmaya başlamıştı. Neyse ki sıkıntı çıkmadan, saat 21:15 civarında Büyükçekmece'ye vardık. Artık tek hedefimiz, bisikletleri arabaya atıp saat 10:00'dan önce Yenibosna'da olmaktı, ki bunu da gerçekleştirdik.

Özetle:

Bugün toplam yaklaşık 90 km bisiklet sürdük, bunun 43 km'si gidiş, 47 km'si ise dönüş yolu idi. Yollar genel olarak fevkalade idi, asfalt kalitesi yurdumun %90'ından iyidir sanırım. Çoğu zaman dikişsiz, tek parça asfaltta bisiklet sürdük. Maksimum hızımızı Dağyenice'ye inerken yaptık, 68 km/h.

Manzara genel olarak muhteşem; İstanbul sınırlarında kilometrelerce sürüp beton görmemek gerçekten keyif verici. Özellikle göle yaklaştıkça duymaya başladığım bazı kuş sesleri tarif edilmezdi.

Aşağıda Turun özeti video ve MapMyRide kayıtları bulunmaktadır.

Video: Turumuzun özeti


Şekil: Gidiş Yolu, Rota ve yükseklik çizelgesi

Şekil: Dönüş Yolu, Rota ve yükseklik çizelgesi





24 Şubat 2015 Salı

Eurasia Motobike 2015 Motorsiklet ve Bisiklet Fuarı

Eurasia Motobike Expo 2015 Motorsiklet fuarı 26 Şubat - 1 Mart tarihleri arasında geçen sene olduğu gibi bu sene de Yeşilköy'de bulunan İstanbul Fuar Merkezi'nde gerçekleştirilecek.



Motorsiklet ekipmanlarının da bulunduğu fuarın bizi ilgilendiren kısmı tabii ki bisiklet kısmı. Fuar, dünyaca ünlü bisiklet markalarının açtığı standlar bir yana dursun, ülkemizde ve yurtdışında faaliyet gösteren bisiklet ile ilgili Sosyal Toplum Kuruluşlarının, derneklerin ve vakıfların da standlarına ev sahipliği yapacak.

Geçen sene bir hayli renkli geçen fuar ile alakalı bloğumda bir köşe ayırmıştım. (Bkz: Eurasia Moto Bike Fuarı Kapılarını Açtı) Bakalım bu sene bu görkemli fuar bizlere neler sunacak.

Bilet fiyatlarına hemen değinelim: Haftaiçi 15 TL olan giriş ücreti haftasonu 25 TL oluyor. Ziyaret saatleri ise aşağıdaki gibi:
  • Perşembe: 13:00 - 20:00
  • Cuma: 10:00 - 20:00
  • Cumartesi: 10:00 - 20:00
  • Pazar: 10:00 - 19:00
Fuar ziyaretini gerçekleştirdikten sonra yine bu sayfalarda sizler ile fuarda bizleri nelerin beklediğini paylaşacağım. O zamana dek, görüşmek üzere.

1 Mart 2014 Cumartesi

Eurasia Moto Bike Fuarı Kapılarını Açtı

Bu hafta, 27 Şubat- 2 Mart tarihleri arasında CNR Fuar Merkezi 3 salonuyla motorsiklet ve bisiklet fuarına ev sahipliği yapıyor. Fiziksel yakınlığım nedeniyle fuarda ne var ne yok, sizler için gittim gördüm.

Öncelikle fuarda ağırlıklı olarak motorsiklet bulunduğunu söylemeliyim. Motorsiklet üreticilerinden yedek parça sağlayıcılarına, motorcu kıyafetlerinden motor kulüplerine kadar her türlü konuya ilişkin standı bulmak mümkün. Bisiklet ile alakalı standlar ise daha çok aralara serpiştirilmiş gibi geliyor insana en başta, buna karşın bir müddet sonra aslında aradığınız herşeyin aslında bulunduğunu görüyorsunuz.

İlk uğradığım standlardan birisi Bisiklet Gezgini'ne aitti. Standa girer girmez dikkatimi çeken orada bulunan Hollanda malı Santos bisikletlerdi. İlk gördüğümde aşık olduğum o şık bisiklete detaylı bakışlarla bakmaya başladığımda aslında bisiklette estetikten daha fazlası olduğunu gördüm. Kapalı vites kutusu, triger kayışlı güç aktarım organları, USB şarj ünitesi (önceden hakkında yazılar yazdığım devreyi kadronun içine katmışlar, gayet başarılı), hidrolik V-Fren... kesinlikle muazzamdı. Haliyle fiyatı da öyle, €4500



Fotoğraf: Hayranı olduğum Santos bisikletler

Fuarda bisiklet tarafında elektrikli bisikletlerin epeyce yer aldığını söyleyebilirim. BiQE, Rott8, adabis ve aklıma gelmeyen birkaç markanın daha elektrikli çözümleri fuarda ziyaretçilere sunulmuş. Genel mantık çoğunlukla aynı: 25 km yetecek bir Lithium-ion batarya, ön tekerde brushless bir motor. Tüm üreticiler çözümlerini sunarken temel amacın sürüşe destek olduğunu vurguluyor. Yalnızca adabis biraz daha farklı bir yola gitmiş, kadronun ortasına hafif kaba da olsa DC motor yerleştirmiş. Bu sayede en dik yokuşu dahi tek başına tırmanacak torku ürettiklerini söylüyorlar -ki bu durumda aslında elektrikli bir motorsiklete dönüşüyor bence. Ayrıca biz oradayken bisikletin patinaja kalktığını da söylemem gerekir.



Fotoğraf: Elektrikli bisiklet çözümleri

Bisiklet fuarı olur da Shimano stand açmaz mı? Shimano büyük sayılabilecek bir stand açmış ve standı olabildiğince sade tutmuş. Ürün ailelerini ayrı bir şekilde gruplayıp ziyaretçilere sunmuş. Açıkçası standın bu şekli çok hoşuma gitti.


Fotoğraf: Shimano Standı

Carraro standı da bir o kadar büyüktü. Mümkün olduğunca tüm yeni bisiklet modellerini, çarpıcı modelleri biraz daha ön planda tutmak kaydıyla standlarına yerleştirmeye çalışmışlar. Hatta bir adet bigfoot dahi görebiliyoruz.


Fotoğraf: Carraro standı

Carraro'nun hemen yanında Bianchi'yi, Ghost'u, Whistle'ı ve karşısında Kron'u görüyoruz. Bu standlarda da bolca bisiklet modelinin sergilendiğini görüyoruz. Özellikle Kron, aynı modellerin tüm renk kombinasyonlarını koymuş neredeyse. Bununla birlikte Bianchi/Ghost/Whistle'ın sergilendiği alanda bisiklet ürünlerinin de sergilendiğini görüyoruz. Başka standlarda da ürün sergilenmişliği vardı (Aslı Bisiklet gibi), buna karşın bu ortam biraz daha Decathlon'vari. Brooks marka bir seleyi de ilk defa elime alıp okşadığım yerdir ayrıca burası. Laf Brooks'un ambalajına gelmişken, paketine hayran kaldım. Alır mıyım acaba bir ara?


Fotoğraf: Ambalajı içerisinde Ömürlük Brooks Sele

Tam bu noktada Bakırköy Metin Bisiklet'in sahibi Metin abimizi de görüyoruz. Kendisi sektörü yakından takip ediyor, hayranlığım bir kademe daha arttı kendisine.

Bir iki tane de fuara ilişkin video koymuş olalım:

Video: Işık kesildiğinde parlayan fosforlu Firefly modeli



Video: Salcano Standı

Fuar hakkında bu kadar konuşmuşken motorsikletlerden bahsetmemek ayıp olur. Epeyce yerli/yabancı motor görmüş olduk. Bir tek Hayabusa görmemiş olabilirim, bildiğim markalar arasında. BRP'ler bile vardı. E tabi, böyle bir fuara gelmişken bir iki motor denememek olmaz.


Fotoğraf: BMW K 1600 GTL'i denerken

Burada bir not olsun, BMW'nin bisikletlerinin olduğunu biliyorum; Fuarda gerçekten görmek isterdim ama göremedim. Belki haftasonu getirirler, lakin ümitsizim bu konuda.


Fotoğraf: Can-Am. Üzerindeki Safety Card çok ilginçti. "The Spyder roadster is a different kind of vehicle."