24 Şubat 2015 Salı

Eurasia Motobike 2015 Motorsiklet ve Bisiklet Fuarı

Eurasia Motobike Expo 2015 Motorsiklet fuarı 26 Şubat - 1 Mart tarihleri arasında geçen sene olduğu gibi bu sene de Yeşilköy'de bulunan İstanbul Fuar Merkezi'nde gerçekleştirilecek.



Motorsiklet ekipmanlarının da bulunduğu fuarın bizi ilgilendiren kısmı tabii ki bisiklet kısmı. Fuar, dünyaca ünlü bisiklet markalarının açtığı standlar bir yana dursun, ülkemizde ve yurtdışında faaliyet gösteren bisiklet ile ilgili Sosyal Toplum Kuruluşlarının, derneklerin ve vakıfların da standlarına ev sahipliği yapacak.

Geçen sene bir hayli renkli geçen fuar ile alakalı bloğumda bir köşe ayırmıştım. (Bkz: Eurasia Moto Bike Fuarı Kapılarını Açtı) Bakalım bu sene bu görkemli fuar bizlere neler sunacak.

Bilet fiyatlarına hemen değinelim: Haftaiçi 15 TL olan giriş ücreti haftasonu 25 TL oluyor. Ziyaret saatleri ise aşağıdaki gibi:
  • Perşembe: 13:00 - 20:00
  • Cuma: 10:00 - 20:00
  • Cumartesi: 10:00 - 20:00
  • Pazar: 10:00 - 19:00
Fuar ziyaretini gerçekleştirdikten sonra yine bu sayfalarda sizler ile fuarda bizleri nelerin beklediğini paylaşacağım. O zamana dek, görüşmek üzere.

2 Şubat 2015 Pazartesi

Londra'da Bisiklet Kiralama ve Bisikletin Şehir Hayatındaki Konumu

Londra'da Bisiklet Kiralama ve Bisikletin Şehir Hayatındaki Konumu

Geçtiğimiz günlerde iş sebebiyle Londra'ya seyahat gerçekleştirmiştim. Boş zaman bulduğum bir aralıkta daha önceden istediğim, ancak zaman darlığından kiralayamadığım, Londra belediyesine ait bisikletlerden kiralamaya karar verdim. Bu yazı ile de sizlere kısaca kiralama sisteminden, kiralanan bisikletlerden, kiralama sisteminin nasıl gerçekleştiğinden ve bisiklet kültüründen bahsederek tecrübemi aktarmayı hedefliyorum.

Sistem

Öncelikle sistem, Londra'daki ana toplu ulaşım otoritesi olan Tfl (Transport for London) tarafından işletiliyor; ismi de sistemin ana sponsorlarından olan bankanın adı ile anılıyor: Barclays Cycle Hire. Sistemin öncelikli hedefi sokaktaki araçlardan ve metro üzerinden trafiği çekerek insanları ulaşmak istedikleri yere ulaştırmak. Sistem tam da bu noktada bizdeki kiralama sistemlerinden ayrışıyor. Bizde bisiklet kiralama daha çok sahil boyunda turistik gezinme amaçlı düşünülürken Londra'da sistemin birincil amacı şehir içindeki ulaşımı sağlamak. Motivasyon bu olunca halk da ciddi bir biçimde sistemi kullanıyor.


Şekil 1: Şehir genelinde bolca görülen Barclays Cycle Hire logosu


Kiralama mantığı bisiklet üzerinden değil de belli bir zaman periyodu içerisinde sistemi kullanma hakkı üzerinden hesap ediliyor. Ne demek istediğimi açıklamaya çalışayım:

Sistemi kullanmaya karar verdiğinizde aslında satın aldığınız şey bir abonelik. Günlük, haftalık, aylık  ya da yıllık bir abonelik satın alarak abone olduğunuz zaman içerisinde sınırsız erişim hakkı elde ediyorsunuz. Sınırsız dedim ancak, tek bir kural var: Herhangi bir kullanımınız yarım saati aşkın olmayacak.

Söz konusu kural aslında bisikletin kullanım amacının kesinlikle ulaşım olduğunu ispatlar nitelikte. Düşünüldüğünde, 30 dakika ortalama bir bisiklet kullanıcısının Londra içerisinde istediği yere ulaşmasına fazlasıyla yeterli oluyor.

Bir bisikleti park ettikten sonra bir sonrakini alabilmek için 5 dakika geçmesini beklemek gerekiyor. Bu sebeple, eğer bisiklet ile uzun uzun gezmeyi planlıyorsanız kendinize yarım saatlik yollar belirleyip  arada 5'er dakika dinlenme molası vermek planınızı asla zorlamıyor.

Bisikletler

Sistemde bulunan bisikletlerin tamamı standart; mavi renkli, dinamo ve ışıklı, vitesli ve zilli bisikletler. Genelde hepsi bakımlılar; fren, vites ya da pedallar ile ilgili bir sıkıntı pek yaşamıyorsunuz. Yine de milyonlarca insanın kullandığı bu bisikletler zaman zaman arızalanabiliyorlar. Bu durumda kullanıcılar park istasyonundaki "bu bisiklet arızalıdır" butonuna basıp selesini de ters çeviriyorlar. Böylelikle hem sistem işleticileri, hem de diğer kullanıcılar söz konusu bisikletin arızalı olduğunu biliyorlar.


Fotoğraf 1: Barclays Cycle Hire sistemindeki bisikletler


Bisiklette kullanılan vites üç hızlı, Shimano marka, göbek içi tipi bir vites. Göbek içi vites olduğundan ötürü gayet performanslı ve sıkıntısız geçişler sağlıyor. Vites değişimini ise gidondan gerçekleştiriyorsunuz.


Fotoğraf 2: Bisiklet üstünde şehir turu başladı


Bisikletlerin ağırlıkları ise standart bisikletlere göre biraz daha fazla, ancak Londra genel olarak düz bir şehir olduğundan konfor açısından sıkıntı yaşamıyorsunuz. Konfor demişken, selelerin gayet rahat olduğunu söyleyebilirim. Yalnızca boyunuza uygun bir biçimde ayarlamanız yeterli oluyor.

Kiralama İşlemi ve Ücretler

Kiralamanın günlük veya yıllık yapılabildiğini söylemiştim. Eğer Londra'da benim gibi az bir vakit geçirecekseniz günlük kiralama gayet mantıklı. Bunun için yapmanız gereken tek şey bir park istasyonuna gidip orada bulunan bilgisayarlar ile etkileşime geçmek. Bu noktada bilgisayarların çoklu dil desteği olduğunu ve Türkçe'nin de desteklenen diller arasında olduğunu belirtmem gerekir.



Fotoğraflar 3 & 4: Kiralama istasyonu bilgisayarı

Bilgisayarın ekranından "bisiklet kiralamak istiyorum" seçeneğini seçtikten sonra bilgisayar sizden kredi kartınızı yerleştirmenizi istiyor. Kredi kartınız bu aşamadan sonra sistemde sizi tanımlamak için kullanılıyor. İleride bu konuya tekrar değineceğim.

Günlük bisiklet erişimini seçtikten sonra kartınızdan £2 (yaklaşık 7,5 TL) çekiliyor. Bununla birlikte sisteme veya bisikletlere verebileceğiniz potansiyel zararlar için £200 (yaklaşık 750 TL) provizyon alınıyor. Ödeme yapıldığı anda 24 saatlik erişim hakkınız başlamış oluyor. Bu arada tek kart ile birden fazla bisiklet alabilmek de mümkün.


Fotoğraf 5: Kredi Kartı ile ödeme yapıldıktan sonra verilen fiş


Ödemenizi tamamladıktan sonra çıkış yapmayıp "şu an bir bisiklet almak istiyorum" diyorsunuz. Sistem tek bir bisiklet hakkınız varsa soru sormadan, daha fazla alma hakkınız varsa kaç bisiklet alacağınızı sorarak size fiş veriyor. Fiş üzerinde 5 haneli, yalnızca 1, 2 ve 3 rakamlarından oluşan numerik bir şifre oluyor. Yapmanız gereken tek şey istediğiniz bir bisikletin başına geçip bu fiş üzerindeki şifreyi tuşlamak. İstasyon ilgili bisikleti serbest bırakıyor ve ücretsiz yarım saatiniz başlıyor.


Fotoğraf 6: Belli olmasa da şifre girmek için kullanılan üç adet düğmenin üzerinde 1, 2 ve 3 rakamları yer alıyor.


Bisikleti park etmek ise almaktan çok daha kolay. Tek yapmanız gereken boş bir istasyon bulup bisikletin ön tekerini park istasyonuna doğru sürmek. Becerikli birisi iseniz hiç inmeden de sokmayı başarabiliyorsunuz. İstasyon bisikleti kilitlediğinde (ki bir iki saniyenizi almıyor)  arkanızı dönüp yürüyerek uzaklaşabilirsiniz, başka hiçbir şey yapmaya gerek kalmıyor.

Bu durum aslında bana bir hayli garip geldi; benim gibi, günlük hayatta kendi bisikletini kullananlara da eminim öyle geliyordur. Hani biz normalde bisikletten inince hızlıca heybemizi söküp bisikletimizi zincirle kilitlemeye kalkarız ya; burada onu yapmadığımızdan dolayı "çok kolay oldu, kesin bir şey unuttum" fikri aklımızdan çıkmıyor.

Bu arada kimi zaman bisikleti park edecek kadar boş yer kalmamış da olabiliyor. Bu durumda derhal park istasyonundaki bilgisayarın başına gidip "park etmek istiyorum, ancak boş yer yok" seçeneğini seçiyorsunuz. Böylelikle sistem, size ücretini ödemeyeceğiniz bir 15 dakika hediye ediyor. Bununla birlikte yakındaki park istasyonlarının müsaitlik durumunu ve harita üzerinde konumunu da gösteriyor. Bu durum ile sık karşılaşılmıyor, karşılaşıldığında da genelde çok yakında başka bir istasyonda boş yer buluyorsunuz. Bu durum benim başıma Doğa Tarihi Müzesi girişinde denk gelmişti, müzenin diğer köşesine (300 metre ilerisi) gittiğimde ise yeterince yer mevcuttu.

Aboneliğiniz bitmeden, 24 saat içerisinde tekrar bisiklet almak istediğinizde ise aynı ilk seferindeki gibi kartınızı makinaya sokmanız isteniyor; ancak sistem sizin kartınızı tanıyıp hakkınızın olup olmadığını anladıktan sonra tekrar para düşmüyor, size doğrudan fiş veriyor.

Uzun dönem kalmayı planlayanlar ise £3 karşılığında (yaklaşık 10,5 TL) kredi kartı hesaplarının bağlı olduğu elektronik hızlı erişim anahtarı alabilirler. Böylelikle bilgisayara hiç uğramadan, doğrudan bisikletlerin bağlı olduğu istasyona anahtarlarını göstererek bisiklet yerinden çıkarılabilir, çok hızlı bir kiralama deneyimi yaşanabilir. 

Merak edenler olacaktır, 2015 Ocak itibariyle yıllık abonelik £90. Bu da günlük 25 pence'e (yaklaşık 87 kuruş) denk gelmekte. Bu haliyle doğum günü hediyesi olarak verilebilecek bir hediye gibi duruyor.

Londra'da Bisiklet Kültürü

Diğer avrupa şehirlerindeki gibi, Londra'da da bisikletlilerin önceliği mevcut. Bunu bir çok yerde görebiliyorsunuz. Bisiklet yolları çok az, ancak neredeyse tüm asfalt yollarda bisikletinizi koca bir şeridi kaplayacak şekilde kullanabilirsiniz. Aslında güvenli olan da bu; kaldırıma yakın gidince şöförler sizin ne yöne gideceğinizi, durup durmayacağınızı idrak edemiyorlar. Ancak şeritten gidince trafikteki araçlar sizi bisiklet gibi değil, dört tekerlekli araç gibi görüyorlar. Zaten çoğu zaman ortalama hızınız onlardan yukarıda oluyor.

Kavşaklarda ise daima bisikletler için arabaların önünde yer oluyor (yerde söz konusu alanın bisikletlilere ayrıldığına ilişkin işaretler var). Böylelikle trafikteki önceliğiniz pratik olarak da sizlere ispatlanmış oluyor.

Aslında belki de ilk sırada yazmalıydım, Londra'da trafik tersten akıyor ve bu duruma alışmak biraz zaman alıyor. Bu konuda çokça dikkatli olmak gerekli.

Son olarak, bisiklet kullanmanın yasak olduğu yerler de var. Bu yerler daha çok parklarda bulunuyor; insanların koşu yaptığı, çocukların gönüllerince dolaşarak eğlendiği parklara bisikletle giremiyorsunuz. Söz konusu yasağın bulunduğu alanların girişlerinde mutlaka  okunabilir bir şekilde "No Cycling" ya da "Cyclists Dismount!" yazılı oluyor, bu yazılara uyulduğu sürece sıkıntı olmayacaktır.

Toparlarsak...

Son olarak, Londra'da bisikletler aynı Avrupa şehirlerindeki gibi, ağırlıklı olarak ulaşım amacıyla kullanılıyor. Bisiklet kiralama sistemleri de turistik değil ulaşım odaklı işliyor ve siz de ulaşım amaçlı kullandığınız sürece ciddi tasarrufta bulunuyorsunuz. Metro ulaşımına günlük £7 vereceğinize £2 vererek her yere gidebileceğiniz, ulaşırken etrafı da görerek gezmiş olacağınız bir ulaşım yöntemini seçmek soğuk ve yağmurlu havalar dışında mantıklı olacaktır. Evet, Londra bir Amsterdam değil, bisiklet sevdası açısından, ancak kesinlikle bisikletli dostu bir şehir olduğunu söyleyebilirim.

Sorularınız olursa cevaplamaktan memnuniyet duyacağım.