27 Ağustos 2012 Pazartesi

USB Şarj Devresi Deneme Sonuçları

Bir önceki yazımda el yapımı bir USB şarj devresinin şematik tasarımını göstermiş ve denemesini yaptıktan sonra çalışıp çalışmadığı ile ilgili yorumlarımı belirteceğimi söylemiştim.

Özetle, tam da beklediğim gibi devre kusursuz çalıştı. Hatta ve hatta beklediğimden öte bir şekilde saatte 5-6 km hızın üzerine çıkmaya başladığım andan itibaren şarj başladı. Lakin durakladığım anda da kesildi.

iPhone'um %60 şarjda iken bir saatlik yolculuğum sonunda %80'e ulaşmıştı. Bunu yaparken navigasyonum açık değildi, lakin 5-6 dakikalık telefon görüşmesi gerçekleştirmiştim. İlk fırsatta bir de navigasyon devrede iken deneme yapacağım.

Bunun haricinde, devreye bir de akıllı bir anahtar koymam gerekli diye düşünmekteyim. Regülatör çıkışı tam 5 V mertebesine ulaştığında kapanacak bir anahtara ihtiyaç var gibi, diğer türlü, ilk hızlanma anında daha düşük voltaj geliyor ve iPhone "desteklenmeyen aksesuar" uyarısı veriyor. iPhone işte...

Aslında hızlandıktan sonra "şarja başla" komutu yerine geçebilecek bir ON-OFF buton da yerleştirebilirim devre ya da gidon üzerine. Bakalım, çözümümü zaman gösterecek.

Bunun dışında olumsuz bir durum yok, içiniz rahat bir şekilde kullanabilirsiniz.



Bu arada büyük yolculuğa 6 gün kaldı, heyecanlıyız... Bizi takip edin.

24 Ağustos 2012 Cuma

Bisiklet Dinamosundan USB Şarj Devresi

En son yazımda sizlere ilginç bir projemden söz etmiştim. İşte o projenin detaylarını anlatmaya geldi sıra.

Bildiğiniz üzere yolda cep telefonlarımızı hem iletişim için, hem görsel kayıt için, hem de navigasyon / GPS takip için kullanmaktayım. Eh, cep telefonlarının (özellikle iPhone'un) bu fonksiyonları çalıştırması, pilini su gibi tüketmenize ve dolayısıyla şarj unsurunun önemli bir hale gelmesine sebep oluyor. Her an telefonumuzu şarj edecek bir priz bulamayacağımızı düşündüğümüzde halihazırda bisikletimizde bulunan dinamo ile telefonlarımızı dolu tutmanın güzel bir fikir olabildiğini görüyoruz.

Öncelikle neye ihtiyacımız var, onu belirleyelim. Bildiğiniz üzere, USB spesifikasyonlarına göre, bir USB portu  5 V (+/-0,25) gerilimi 500 mA akım ile sağlamak durumunda. Baktığımızda Shimano'nun göbek dinamolarının 6V gerilimi 2,4 ya da 3 W ile besleyebildiğini görüyoruz. Tabi buradaki voltaj alternatif akım olduğu için hesaplar birazcık karışacak. Ancak ilk etapta baktığımda, yavaş da olsa telefonumuzu şarj edebilecek akımı elde edebilecekmişiz gibi görünüyor. Detayları aşağıda vereceğim.

Resim 1: Shimano Ön Teker Göbek Dinamosu

Dinamodan aldığımız enerji ile telefonumuzu şarj edebilmemiz için öncelikle alternatif akım (AC) olarak elde ettiğimiz gerilimi düz akıma (DC) çevirmeli, ardından hızlanma ve yavaşlamalarda gerilimin aşırı oynamasını engellemek için geçici olarak depolamalı ve son olarak da gerilimi telefonumuzun talep ettiği seviye olan 5V mertebesine indirmeliyiz.

Neyse ki bahsi geçen işler çok az elektronik bilgisi olan arkadaşların bile yapabileceği kadar kolay, bir o kadar da ucuz. Yalnızca birazcık el becerisi gerekiyor. Dilerseniz herhangi bir elektrikçiye dahi yaptırabilirsiniz.

Yukarıda bahsettiğim işleri hangi devre elemanları gerçekleştirecek, ona bakalım. Alternatif akımı düz akıma çevirmek için bir adet köprü diyot kullanıldı. Kullanılan bu diyot sayesinde 6 V'luk AC gerilimimiz yaklaşık 8,4V'luk bir DC gerilime dönüşecektir. Bu dönüşümün nedeni ve teorisi ile ilgili detaylara girmeyeceğim, zira internet üzerinde onlarca kaynak bulabilirsiniz (bkz: full wave rectifier circuits).

5V çıkış voltajının alternatif akımın değişiminden ve dinamonun hızlanıp yavaşlamasından çok fazla etkilenmemesi açısından büyük sayılabilecek bir kondansatörü de devreye ekledik. Ben burada 1000 µF'lık bir kapasitör kullandım. Dilerseniz daha büyük bir kapasitör de kullanılabilir.

Son olarak da telefonumuzun kabul edeceği voltajdan yüksek bir voltaj elde ettiğimiz için bunu 5V ile sınırlandıran bir devre elemanı kullanmak gerekecek. Burada LM317 gibi bir entegre de kullanılabilir, lakin halihazırda 5V çıkış veren 7805 entegreleri bu iş için daha doğru olacaktır. Üzerine bir de soğutucu blok takıldıktan sonra bu ekipman son derece işlevsel çalışacaktır.

Resim 2: Devrenin şematik görünümü

Gördüğünüz üzere gayet basit bir devre oldu. Sağ tarafta görmüş olduğunuz dirençlere normalde gerek yoktu, ancak iPhone'un şarj kabul etmesi için pin 2 ve pin 3 girişlerine 2.0 ve 2.7 volt değerlerinin verilmesi gerekmekte. Lakin bu sınırlama yalnızca Apple ile ilgili bir sınırlama olup, USB'den şarj özelliğine sahip herhangi bir Samsung'u ya da Nokia'yı şarj edebiliyor olmanız gerekir.

Resim 3: Tamamlanmış Şarj Devresi

Üstteki resimde devrenin bitmiş halini görebilirsiniz. Görünen beyaz kablolar dinamodan gelen alternatif akımı taşımaktadır. Klemensli yaptığım için buraya istediğim tarzda bir kablo yerleştirebilirim. Tabi gerçek şu ki, beslemeniz yeterli değilse bu tarz bir devre ile olağanüstü bir şarj işlemi gerçekleştiremezsiniz. Buna karşın, bataryanın bitmemesini sağlamak da yeterlidir diye düşünmekteyim. Devreyi kullandıkça verimi ile ilgili birkaç yorum daha yapacağım.

Bu arada bir haber; yol arkadaşım Necati'nin yol lastikleri gelmiş, bu akşam (24.08.2012) takıp deneyeceğiz hayırlısıyla. Bir sonraki yazımda görüşmek üzere...

Devre ile ilgili deneme sonrası yorumlarım için aşağıdaki linke tıklayınız.
USB Sarj Devresi Deneme Sonuclari



22 Ağustos 2012 Çarşamba

Sarıyer'den Bakırköy'e Dönüş...

Dün itibariyle (21 Ağustos 2012) yol arkadaşım Necati ile birlikte, yine bisiklet ile gitmiş olduğumuz Sarıyer'den evimizin bulunduğu Bakırköy'e, yine giderken kullandığımız yoldan, Sahil yolundan dönmek üzere yola çıktık. Yolumuzun uzunluğu yine 42-43 km civarlarındaydı.

Güneşten ve sıcaktan çok fazla etkilenmemek adına biraz erken yola düştük, kahvaltıyı Ortaköy'de yapacak şekilde yola çıkmıştık. Doğru bir karar verdiğimizi yoldayken anladık. Bir çekincemiz vardı sadece; bir gün öncesinde yaptığımız, tırmanışı bol Garipçe yolculuğu  yüzünden epey zorlanacağımızı düşünüyorduk, hatta Sarıyer'e gidiş süremizden daha uzun süreceği konusunda şüphelerim vardı.

Yol boyunca neredeyse tamamen asfalt yolu kullandık. O zaman anladık ki, bizi yoran etkenlerden biri, emniyetli olması açısından kaldırımları çokça kullanmamızdı. Gördük ki, asfaltta, arabaların kullandığı yolda da biraz dikkatli olmak kaydıyla, o saatlerde gayet rahat bisiklet sürülebiliyor. Öyle ki, henüz bir saat olmamıştı ki Ortaköy taraflarına vardık. Yolun ilk kısmı ile ilgili detaylar için buraya tıklayabilirsiniz.

Resim 1: Yolculuğun ilk kısmı.

Kuruçeşme Macrocenter'dan aldığımız hazır sandviçleri hızlı bir şekilde yiyerek yapmış olduğumuz kahvaltının hemen ardından tekrar yola düştük. Yolun yarısını gelmiş olmamıza rağmen en ufak bir yorgunluk hissetmiyorduk, ortalama hızımız da, Sarıyer'e gidiş yolculuğuna kıyasla gayet yüksekti. Gerçi bunda trafiğe takılmış olmamızın da etkisi yok değildi.

Resim 2: Ortaköy'de kahvaltı yaparken

Yolun ikinci kısmında, Yenikapı'yı henüz geçmişken yol arkadaşım Necati'nin yavaşladığını farkettim. Yorulmuştu. Bu nedenle ortalama hızımızı azaltıp, Necati'nin öne geçmesini söyledim. Ben anlamadan hızlanıp onun daha da yorulmasına sebebiyet veriyordum çünkü.

Yolun ikinci kısmını da -bizi her ne kadar şaşırsa da- yaklaşık bir saat içerisinde tamamlayıp Ataköy Plus AVM'ye vardık. Starbucks'tan çaylarımızı alıp yavaş yavaş eve döndük. İkinci kısım ile ilgili rota bilgilerine ve detaylarına buradan ulaşabilirsiniz.

Resim 3: Yolun ikinci kısmı.

Eve doğru ağır ağır dönerken Necati ile bisikletleri değiştirdik. Bu değişikliği ilk kez yapıp birbirimizin bisikletlerini deniyorduk. Neredeyse hemen Necati'nin neden yorulduğunu anladık. Benim bisikletimde asfalt lastiği, onunkinde ise arazi lastiği takılıydı -ki aslında bu durumun onu yoracağını gerçekten de aklımızdan geçiriyorduk. İnternet üzerinde biraz araştırma yaptığımızda bu tarz lastiklerin asfalt üzerinde %10 enerji kaybına sebep olduklarını öğrendik. Bunun üzerine Necati zaten aklında olan lastikleri değiştirme fikrini bir an önce gerçekleştirme kararını aldı. Muhtemelen bir sonraki gezimizi Necati'nin yeni lastikleri ile yapacağız.

Son olarak, yine Necati'nin bisikletinden gelen bir sesten ötürü onu bakıma aldık. Epey canımızı sıkan bir arka göbek problemiydi söz konusu olan. İlk başta tespit ettiğimiz göbek eğriliği problemi zaman geçtikçe içinden çıkılamaz bir hal aldı. Bilyaları düşürmek mi dersiniz, somunu doğru ayarda sıkamamak mı dersiniz, epey uğraştırdı bizi. Aklınızda olsun, göbek içerisinde bulunan bilyalara temas eden somunu sonuna kadar sıkmayın, yalnızca temas edecek ve zorlamayacak kadar sıkmanız gerekli ve yeterli. Boşluk da kalmamalı.

Bu yazıya şimdilik burada son veriyorum. Bir sonraki yazım bir hayli ilginç olacak. Dinamodan aldığı elektriği kullanarak cep telefonu şarj eden el yapımı bir elektronik devreyi anlatacağım sizlere. O yazıda tekrar görüşmek üzere...

21 Ağustos 2012 Salı

Garipce Yolculugu

Bugun (20 Agustos 2012) birlikte uzun yola cikmayi planladigim arkadasim, dostum ve gercek anlamda yoldasim Necati ile beraber, annanemlerin ikamet ettigi Sariyer Pazarbasi'ndan Istanbul'un kuzeyinde, karadenizin tam girisinde bulunan (ve ayni zamanda koyumuz diyebilecegim) Garipce Koyune gidip kahvalti yapma karari aldik, ansizin.

Gitmeyenleriniz vardir; Garipce, Rumeli Feneri'ne 2 - 3 km uzaklikta bulunan, eskisi kadar olmamakla birlikte halen kucuk ve dogal kalabilmis, eski bir balikci koyudur. Uzun yillardir gecimini cogunlukla balikcilik ile saglayan bu guzel koy, ozellikle Koc Universitesi'nin Sariyer Kampusu insa edildikten sonra yavas yavas populer olmaya baslamis. Sartlar boyle olmusken yore halki birkac ufak ve mutevazi balik lokantasi da acmis. Gunumuzde ozellikle 3. kopru projesi nedeniyle ismini pek cok kez duydugumuz bu koyde, ozellikle haftasonlari kahvalti etmek ve balik yemek icin onceden rezervasyon yapmaniz gerekmekte.

Her neyse; Necati ile bisikletlerimizin temel kontrollerini yaptiktan sonra koyulduk yola. Iki alternatifimiz vardi rota ile ilgili: ya Rumeli Kavagi uzerinden gececektik, ya da Sariyer'den tirmanip yukari taraftan dolanacaktik. Iki secenekte de surus profili once deniz seviyesinden baslayan dik tirmanisla baslanip, ardindan uzun inise geciliyordu. Secimimizi ilkinden yana yaptik.

Rumeli Kavagi'ni rahat bir sekilde gectikten sonra yolun oldukca zorlayici olan kismina geldik, dayandik. baslangicta az ve cok az yorucu olan yokus biz pedal cevirdikce diklesmeye baslamisti ve egimi bir turlu azalmak bilmiyordu.Arazinin yapisi geregi binbir gucluk ile ciktigimiz yokuslari bir cirpida inip efor kaybediyorduk. 10 - 15 dakika sozkonusu egim ile 1. viteste cebellestikten sonra yeterince antremanli olmayan bedenlerimiz sonunda daha da artan egime dayanamadi ve bizi bisikletten inip yurumek zorunda birakti. Acikcasi bunu beklemiyorduk.

Dik yokustan sonra egimin biraz daha azalmasiyla birlikte tirmanisa bisiklet uzerinde devam ettik. Yolda gordugumuz diger bisikletli arkadaslarla selamlasarak rotamizi tamamladik. Asagida gidis rotamizi gorebilirsiniz. Buraya tiklayarak da rotanin detaylarina erisebilirsiniz.


Kivircik Ali'nin yerinde tam bir karadeniz kahvaltisi yaptiktan ve caylarimizi son damlalarina kadar yudumladiktan sonra, ogle sicagina kalmamak ve eve gelecek misafirlerimize yetisebilmek amaciyla geri donus yoluna koyulduk. Yalniz tabii ki Garipce'ye ilk defa gelmis olan Necati'ye koyu tanitmadan donmek olmazdi; kisa bir turdan sonra donus yolculugumuza basladik.



Donus yolculugumuz gidisimize gore daha kolay gecti, ayni yuksekligi daha uzun mesafede tirmandigimiz icin sorunsuz -ve tabii ki daha hizli- bir sekilde tamamladik. Bu sefer, giderken kullandigimiz Rumeli Kavagi yolunu degil de Sariyer yolunu kullanmayi tercih ettik, iyi de etmisiz. Ozellikle son kisimdaki inis bolumu tek kelimeyle mukemmeldi, inanilmaz haz aldik. Tamamladik dedim ama; yolun ortasinda verdigimiz 'Bogurtlen' molasina deginmeliyim. Olur da Garipce ya da Rumeli Fenerine yolunuz duserse mosmor olmus ve bolgenin olmazsa olmazlarindan olan ve yol kenarlarinda bolca bulunan bogurtlenleri denemeden gecmeyin. Yolun donus kismi ile ilgili olan rota asagidadir. Donus rotasi ile ilgili detaylara ise buraya tiklayarak ulasabilirsiniz.

Netice itibariyle, gun icerisinde 24 kilometrelik zorlu ancak bir o kadar keyifli olan bir parkuru tamamlamis olduk. Oyle ki; tekrar tekrar deneyecegim bir parkur olacaktir kendisi.


Yarin da bisikletlerimizle birlikte Bakirkoy'e geri donecegiz, bir 42 - 43 kilometre daha bizi bekler. Bizi takip ediniz.

12 Ağustos 2012 Pazar

Ilk uzun yol maceramiz.

Dun itibariyle (11 Agustos 2012) Necati ile birlikte ilk uzun yol tecrubemizi yasamak icin yola dustuk. Uzun yol dedigime bakmayin, Bakirkoy'den Sariyer'e gelmek idi amac. Baktiginizda toplam 42.8 km'lik bir yoldan soz ediyoruz burada. Ne cok kisa, ne cok uzun, bizim icin tam bir yol denemesi olacakti.

Ben mumkun oldugunca uzun yol kosullarini olusturabilmek icin sirt cantama yuk de doldurdum. Geriye iki uc ortam sarti kalmisti uyarlayamadigim. Birincisi, gercek turda yola cikis saatlerimiz fakli olacak, ikincisi inis-cikislar biraz daha fazla olacak ve ucuncusu bir onceki gunun yorgunlugu da olacak.

Bununla birlikte yol donanimimizi da belirledik. Ben bir adet Whistle Yuma aldim kendime, paraya kiyip. Arkadasim Necati ise Whistle Muwok 1163D edindi. Prowell kasklar ve B Twin eldivenleri de takip basladik pedal atmaya.

Whistle Yuma Man
Ve uzun yol ile ilgili ilk gozlemler.

1. Avrupa yakasinda sahil yolu tarafinda bisiklet yolu yapilmis diye guvenmemek gerek, zira bisiklet yolu gunubirlikcilerin mangal sahasi haline gelmis. gece hic anlamadiginiz bir anda karsiniza mangal cikabilir, carpma tehlikesi gecirebilirsiniz. Ayrica bisiklet parkuru uzerinde araba park ediliyor cogu yerde.

2. Asfaltta gitmek, bisiklet yolunda gitmekten daha kolay ve daha az yorucu. Gece rahatca gorulmenizi saglayan bir isik ya da reflektor takimina sahipseniz sikinti cekmezsiniz, araclar cok sikistirmiyor sizi. Emniyet seridinin oldugu yerde zaten rahatsiniz.

3. Takip meselesine önem verin. Bisikletlerin ve arabalarin pesinden giderken de bu onemli. Bisikletin arkasindan giderken neden onemli; cunku ondeki bisikletin fren yapip yapmadigini anlamiyorsunuz. Araba arkasindan giderken neden onemli; cunku acil bir durumda araba hemen durabiliyor, siz duramiyorsunuz. Sonra benim gibi C sinifi bir Mercedes'e arkadan dokunursunuz hareket halinde.

4. Yorulmasaniz da mola vermeye onem verin. Kafanizda yolu birkac parcaya bolun, yorulmasaniz da her bolum arasinda dinlenin.

5. Yaniniza bol miktarda su alin, su kaybedeceksiniz.

6. Polyester eassli, teri hizlica disari atip uzaklastiran giysiler tercih edin.

Simdilik ilk gozlemlerim ve belirtmek istediklerim bunlar. Asagidaki linkte turumuza ait GPS takip bilgilerimizi ve rotamizi gorebilirsiniz.

GPS Link